Kandan yoğun, ışıktan yakıcı olan bu duygu nedir? Geçmişin tüm pişmanlıklarını, geleceğin tüm belirsizliğini umursatmayan; yıkıcı olanı göze aldıran bu kelepçe nedir? Belki en yakınından, annenden, davandan, kendinden vazgeçirten bu sihir nedir? Tutkuları söndüren, tutkuları harlayan bu yakıt nedir? Kahve telvelerinden, derin el çizgilerinden, katrandan rüyalardan, kara kadınlardan, yalanlardan medet umduran bu tutulma nedir?
Aşk mı?
Her şey zıttı ile değer kazanır. Bu nedenle, belki de insanın en ilgi çekici hâli olan bu serüvende de bazı düşmanlar ve tabii ki cedel vardır.
Aklın ikazları burada başlar. Dur ile başlayan dur ile biten o garip sesler bundandır. Bir tarafta kana kana su içmek arzusu. Diğer taraftan seni çeken, tutan ve sonunda boğucu bir bilinmezlik. Meşrebine göre uykusuz geceler, donuk bakışlar, derin düşünceler, tereddütler, korkular…
Bazıları kavuşunca aşk biter der. Belki doğrudur, belki yalan. Ancak günümüzde ilgi duymak, hoşlanmak, ilgi görmek, alışmak ve sonunda sevmekle; yani bunların karışımından oluşan bir hâl ile aşkı karıştırmamak gereklidir. Diğer taraftan, hakikaten aşkı yaşayan birisi de sevdiğine kavuştuğunda duyguları yön değiştirir.
Sözlükler bu kelime için beklenen anlamları sunuyorlar: Şiddetli sevme. Ancak biraz daha deşildiğinde bu kelimenin kökünün; sarılma, karışma fiillerinden etkilendiğini görüyoruz. Arapça kökenli bir kelime olan aşk kelimesi sarmak, sarılmak, sarmaşık, karmak, karışmak ve şiddetle hemdem olmuş bir kelime.
Bu kelimenin rengi: Siyah ya da beyaz
Bu kelimenin sesi: Derin ve boğuk
Bu kelimenin sıfatları: Hiddetli, şiddetli, karmaşık, yoğun, yorucu, hüzünlü
Bu kelimenin elementi: Ateş