
Âdem’in ilk yalnızlığı*
Âdem’in ilk yalnızlığı,
arayacak bir senin olmamasıdır.
Kaburgamın eksikliği,
arayacak bir senin olmamasıdır. Okumaya devam et “Âdem’in ilk yalnızlığı*”
Âdem’in ilk yalnızlığı,
arayacak bir senin olmamasıdır.
Kaburgamın eksikliği,
arayacak bir senin olmamasıdır. Okumaya devam et “Âdem’in ilk yalnızlığı*”
Ne kelimeler yadsıdım, nice şiir unuttum.
Son bir bakış, en son dönüştür bu.
Ufuktaki gurub seni andı.
Gönlüm tellendi.
Gidiyorum gecenin ardındaki su,
Gidiyorum günü karşılayan ses.
Uzaklara gidiyorum.
Attığım her adımda, aldığım her menzilde,
Seni eziyorum.
Seni çiziyorum.
Sana mı geliyorum?
Yok, uzaklaşıyorum. Okumaya devam et “Yadsınan*”
Elbet vardır bu yangını sinesinde söndürecek,
Kem tâlihi döndürecek,
Bu çizgili yüzü güldürecek
Hem nazlı hem zâlim bir sevgili. Okumaya devam et “Hem nazlı hem zâlim bir sevgili*”
Gözlerinde başka bir âşinâlık,
Griden, soğuktan ve şüphe.
Kalmamış tazeliğin titremesi, parlaması,
sevmenin pususu,
sonun derinliği.
Ne ihtirasların, ne arzuların ne sevmek yeter dünyada.
Bir ceylanın avcısına bakması gibidir bu.
Hükmünü aranan mahkum da,
Kulakları kapıda olan ana da,
Başı eğik baba da,
Kahrolan sevgili de,
Bilmeli bunu.
Okumaya devam et “Bilmenin ağırlığı*”
Çaresizliğim kaydıraktaki veledi andırır.
Umudum; uçmaya çalışan tavuk.
Rüyamda ifritler, ayıkken ‘mecbur’ tırmalar beni.
Babacığım; hayatım kaymış gibi hissediyorum.
Okumaya devam et “Hayatta kaymak zordur*”